Obezite Nedir?
Obezite, vücutta sağlığı olumsuz etkileyecek düzeyde anormal veya aşırı yağ birikimiyle karakterize edilen kronik bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, genellikle vücut kitle indeksi (VKİ) 30’un üzerinde olan bireylerde tanımlanır. VKİ, kişinin kilosunun boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir ölçüttür ve fazla kilolu ile obez bireyler arasında ayrım yapmada kullanılır.
Obezite, yalnızca fiziksel görüntüyü değil; kalp hastalıkları, diyabet, hipertansiyon ve bazı kanser türleri gibi ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Özellikle modern yaşamın getirdiği hareketsizlik, yüksek kalorili beslenme ve stres gibi faktörler obeziteye zemin hazırlar.
Gelişmekte olan bölgelerde şehirleşmenin artmasıyla birlikte oranlarında artış gözlemlenmektedir. Bu bölgelerde yaşayan bireylerin sağlıklı yaşam alışkanlıklarına yönlendirilmesi, önlenmesinde kilit rol oynamaktadır.
Bu konuda uzman görüşlerine başvurulduğunda, Doç. Dr. Çiğdem Binay, obezitenin sadece bireysel bir sorun olmadığını; toplum sağlığı açısından da ele alınması gereken çok boyutlu bir problem olduğunu vurgulamaktadır. Mücadelede beslenme düzeni kadar psikolojik destek ve hareketli yaşam tarzının da büyük önemi vardır.
Kaç Kilo Obezite Sayılır?
Obeziteyi sadece kilo üzerinden değerlendirmek yanıltıcı olabilir. Çünkü kişinin boyu, kas kütlesi ve yaş gibi faktörler de ideal kilo hesaplamasında önemli rol oynar. Bu nedenle obeziteyi değerlendirmede en yaygın kullanılan ölçüm aracı Vücut Kitle İndeksi (VKİ)’dir.
VKİ şu şekilde hesaplanır:
VKİ = Kilo (kg) / Boy² (m²)
VKİ Değeri | Sınıflandırma |
18.5 – 24.9 | Normal kilo |
25 – 29.9 | Fazla kilolu (Pre-obez) |
30 – 34.9 | 1. Derece |
35 – 39.9 | 2. Derece |
40 ve üzeri | 3. Derece (Morbid) |
Örneğin boyu 1.65 metre olan bir bireyin kilosu 82 kg ise, VKİ’si yaklaşık 30.1 çıkar ve bu kişi obezite sınıfına girer. Ancak yalnızca VKİ’ye değil, bel çevresi ölçümü gibi ek değerlendirmelere de bakmak daha sağlıklı sonuçlar verir.
Yapılan bazı sağlık taramaları, bu tür değerlendirmelerin önemini ortaya koymakta ve bölge halkının bilinçlendirilmesi için yerel sağlık kuruluşlarının çalışmaları dikkat çekmektedir.
Çocukluk Çağı Obezitesi Nedir?
Çocukluk çağında ortaya çıkan obezite, vücutta sağlıksız miktarda yağ birikimiyle karakterize edilen ciddi bir sağlık sorunudur. Yetişkinlerde olduğu gibi, çocuklarda da obezite, birçok fiziksel ve psikolojik probleme yol açabilir. Bu durum genellikle çocuğun yaşı ve cinsiyetine göre belirlenen vücut kitle indeksi (VKİ) persentil eğrileri ile değerlendirilir.
Bir çocuğun VKİ değeri yaş ve cinsiyetine göre % 95 persentilin üzerindeyse, bu çocuk obez olarak kabul edilir. Yani sadece kiloya bakmak yeterli değildir; çocuğun gelişim düzeyi ve vücut oranları da dikkate alınmalıdır.
Çocuklarda tip 2 diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, karaciğer yağlanması ve uyku apnesi gibi sağlık problemlerine yol açabilir. Ayrıca sosyal izolasyon, düşük benlik saygısı, depresyon gibi psikolojik etkiler de oldukça yaygındır. Ayrıca bazı genetik hastalıklar da obezite ile karşımıza çıkmaktadır. Özellikle küçük yaş döneminde başlayan ve aşırı iştah artışı durumlarında genetik bozukluklar araştırılmalıdır.
Doç. Dr. Çiğdem Binay, çocukluk çağı obezitesinin önlenmesinde ailelerin rolünün çok büyük olduğunu belirtmekte; özellikle erken çocukluk döneminde edinilen yanlış beslenme alışkanlıklarının ileride ciddi obezite sorunlarına zemin hazırlayabileceğini vurgulamaktadır.
Yapılan okul temelli taramalar, çocuk obezitenin giderek arttığını göstermektedir. Bu nedenle hem ailelerin hem de eğitim kurumlarının iş birliği içinde olması, sağlıklı nesiller yetiştirmek adına büyük önem taşır.
Obezite tedavi yöntemleri nelerdir?
Obezite tedavisi, kişiye özel ve çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Çünkü fazla kilo problemi değil, altta yatan hormonal, metabolik, psikolojik ya da çevresel faktörlerin de etkili olduğu karmaşık bir sağlık sorunudur. Bu nedenle ile mücadelede tek başına diyet yeterli olmayabilir; multidisipliner bir yaklaşım benimsenmelidir.
Beslenme ve Diyet Tedavisi
Tedavinin temel taşı, sağlıklı ve dengeli beslenme planıdır. Kalori alımının azaltılması, lif açısından zengin ve işlenmiş gıdalardan uzak bir beslenme modeli uygulanması gerekir. Doç. Dr. Çiğdem Binay, kişiye özel diyet programlarının, standart kalıplardan çok daha etkili olduğunu vurgulamakta ve bu süreçte mutlaka bir diyetisyen kontrolünde ilerlenmesini önermektedir.
Fiziksel Aktivite
Günlük hareket miktarını artırmak, yağ yakımını hızlandırır ve kas kütlesini korumaya yardımcı olur. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde egzersiz önerilmektedir. Açık hava yürüyüş parkurları ve spor salonları bu süreci destekleyen önemli kaynaklardandır.
Davranışsal Terapi
Yeme alışkanlıklarını kontrol altına almak için psikolojik destek alınması gerekebilir. Özellikle duygusal yeme alışkanlığı olan bireylerde davranış terapisi oldukça etkili bir yöntemdir. Sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir yük de taşıyabilir.
İlaç Tedavisi
Bazı durumlarda doktor kontrolünde iştah azaltıcı ya da yağ emilimini engelleyen ilaçlar kullanılabilir. Ancak bu ilaçlar kısa süreli ve destekleyici olarak düşünülmeli; asıl hedef yaşam tarzı değişikliğidir.
Cerrahi Yöntemler (Bariyatrik Cerrahi)
VKİ’si 40’ın üzerinde olan ya da 35’in üzerinde olup ciddi sağlık sorunları yaşayan bireylerde mide küçültme gibi cerrahi yöntemler gündeme gelebilir. Bu işlem sonrası bile beslenme ve yaşam alışkanlıklarının köklü biçimde değişmesi şarttır.
Doç. Dr. Çiğdem Binay, obezite tedavisinde en etkili yolun sabır, süreklilik ve profesyonel destek olduğunu vurgulamaktadır.
Obezite hakkında Doç. Dr. Çiğdem Binay’ın önerileri
Obezite, yalnızca estetik bir problem değil, tüm vücut sistemlerini etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur. Bu konuda uzun yıllardır klinik ve akademik çalışmalar yürüten Doç. Dr. Çiğdem Binay, obeziteyle mücadelede bütüncül yaklaşımın önemine dikkat çekmektedir.
Kişiye Özel Tedavi Şart
Doç. Dr. Çiğdem Binay, her bireyin metabolizmasının, yaşam tarzının ve psikolojik yapısının farklı olduğunu vurgular. Bu nedenle obezite tedavisinde tek tip diyet ya da egzersiz programı yerine, bireye özel, sürdürülebilir planlar hazırlanmalıdır. Hekim, diyetisyen, psikolog ve spor eğitmeni ile oluşan bir ekip çalışması gerektiğini belirtmektedir.
Erken Yaşta Müdahale Edilmeli
Çocukluk döneminde başlayan obezite, ileriki yaşlarda daha karmaşık sağlık sorunlarına yol açabilir. Doç. Dr. Çiğdem Binay, özellikle okul çağındaki çocuklarda düzenli sağlık taramaları yapılması gerektiğini savunur.
Hareketsizlik En Büyük Risklerden Biri
Modern yaşamın getirdiği hareketsizlik, obezite riskini ciddi şekilde artırmaktadır. Günlük 30 dakikalık tempolu yürüyüşler bile bu riski azaltmada önemli rol oynar. Doç. Dr. Çiğdem Binay, masa başı çalışanlara gün içinde küçük egzersiz molaları vermeyi önerir.
Psikolojik Destek Göz Ardı Edilmemeli
Obeziteyle mücadelede duygusal yeme bozukluklarının etkisi büyüktür. Kişinin strese veya mutsuzluğa bağlı olarak yemek yeme davranışı göstermesi, tedavi sürecini zorlaştırabilir. Bu nedenle Doç. Dr. Çiğdem Binay, psikolojik danışmanlığın ve motivasyonun tedavi sürecinin ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini ifade etmektedir.
Toplumsal Farkındalık Artırılmalı
Toplumun obeziteye dair bilgilenmesi, önleyici sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması kadar önemlidir. Gelişmekte olan bölgelerde, yerel yönetimlerin ve sağlık kuruluşlarının birlikte çalışarak obezite ile ilgili bilgilendirici etkinlikler yapması gerektiğini vurgular.