Hipoglisemi Nedir ve Neden Olur?
Hipoglisemi, kandaki glukoz (şeker) seviyesinin normalin altına düşmesi durumudur. Sağlıklı bir bireyde açlık durumunda bile kan şekeri belirli bir düzeyde tutulur. Ancak bazı durumlarda bu denge bozulur ve kan şekeri 70 mg/dL’nin altına iner. İşte bu durum hipoglisemi olarak adlandırılır.
Hipoglisemi, genellikle diyabet tedavisi gören bireylerde görülse de, diyabeti olmayan kişilerde de çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Özellikle insülin veya bazı oral antidiyabetik ilaçları kullanan kişilerde yanlış doz uygulaması, öğün atlama ya da aşırı fiziksel aktivite sonucunda hipoglisemi gelişebilir.
Diyabetli bireyler kadar sağlıklı bireyler de zaman zaman düşük şeker yaşayabilir. Örneğin, uzun süre aç kalmak, alkol tüketimi ya da bazı hormonal bozukluklar da bu duruma yol açabilir. Ayrıca karaciğer ya da böbrek fonksiyonlarındaki bozulmalar da kan şekeri düşüklüğüne sebep olabilir.
Doç. Dr. Çiğdem Binay, Çorlu TEKİRDAĞ bölgesinde yaptığı klinik çalışmalarda özellikle tekrarlayan düşük şeker vakalarının diyabet yönetimi kadar yaşam tarzı alışkanlıklarıyla da yakından ilişkili olduğunu vurgulamaktadır. Çorlu ve TEKİRDAĞ çevresinde yapılan yerel sağlık taramaları, bu durumun sanılandan daha yaygın olduğunu göstermektedir.
Hipoglisemi, doğru tedavi edilmediğinde bilinç kaybı, nöbet veya hatta hayati tehlike yaratabilir. Bu yüzden özellikle risk grubundaki bireylerin belirtileri tanıması ve erken müdahaleyi öğrenmesi oldukça önemlidir.
Hipoglisemi Varsa Ne Yapmalı?
Hipoglisemi, hızlı müdahale gerektiren bir durumdur. Kan şekeri düşüklüğü hissedildiğinde ya da ölçümle teyit edildiğinde yapılması gereken ilk şey, hızla glukoz alımını sağlamaktır. Hafif düşük şeker belirtileri olan titreme, terleme, çarpıntı veya baş dönmesi hissedildiğinde kişi hemen 15 gram hızlı emilen karbonhidrat almalıdır. Bu; 1 bardak meyve suyu, 3-4 adet kesme şeker ya da glukoz tabletleri olabilir.
Doç. Dr. Çiğdem Binay, Çorlu ve TEKİRDAĞ çevresinde yürüttüğü hasta eğitimlerinde, bireylerin bu tür durumlarda panik yapmadan ne yapmaları gerektiğini bilmelerinin hayati öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Özellikle diyabet hastalarına “15-15 kuralı” öğretilmelidir: 15 gram karbonhidrat alındıktan 15 dakika sonra kan şekeri yeniden ölçülür ve düzey halen düşükse işlem tekrarlanır.
Hipoglisemi yaşayan bir kişi yalnızsa, en kısa sürede yakınlarından ya da sağlık ekiplerinden yardım istemelidir. Eğer kişi bilinç kaybı yaşarsa ya da ağızdan bir şey alamayacak durumdaysa, kesinlikle ağız yoluyla besin verilmemelidir. Bu tür ağır durumlar acil müdahale gerektirir ve glukagon enjeksiyonu gerekebilir.
Doç. Dr. Çiğdem Binay, özellikle Çorlu ve TEKİRDAĞ bölgesindeki diyabetli bireylerde düşük şeker ataklarının tekrar ettiğini ve çoğunun evde yanlış müdahale nedeniyle daha kötüye gittiğini ifade etmektedir. Bu nedenle hasta ve yakınlarının eğitimli olması gerekir.
Hipoglisemi, erken fark edilip doğru müdahale edilirse kısa sürede toparlanabilir. Ancak müdahale gecikirse hayati risk doğurabilir. Bu yüzden düzenli kan şekeri takibi, dengeli beslenme ve ilaç dozlarının düzenli kontrolü şarttır.
Hipoglisemi Atağı Nasıl Olur?
Hipoglisemi atağı, vücutta kan şekerinin hızla düşmesiyle birlikte aniden başlayan bir durumdur. Özellikle diyabet hastalarında sık görülen bu ataklar, kişinin günlük yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir. Hipoglisemi, beyin gibi enerjiye çok ihtiyaç duyan organların yeterince glukoz alamamasına neden olur ve bu da çeşitli belirtilerle kendini gösterir.
Bir düşük şeker atağı, genellikle hafif uyarılarla başlar: el titremesi, baş dönmesi, aşırı terleme, çarpıntı, sinirlilik hali, konsantrasyon güçlüğü gibi belirtilerle kendini gösterir. Eğer bu belirtiler fark edilmezse, durum ilerleyebilir ve bilinç bulanıklığı, bayılma hatta nöbet gibi daha ciddi sonuçlar doğurabilir.
Düşük şeker, özellikle açlık süresi uzadığında, yoğun fiziksel egzersiz sonrası veya insülin dozlarının fazla alınması durumunda atağa dönüşebilir. Özellikle gece yaşanan düşük şeker daha tehlikelidir çünkü kişi uykuda belirtileri fark edemeyebilir.
Çorlu ve TEKİRDAĞ gibi bölgelerde diyabet yönetimi konusunda bilinçlendirme çalışmaları yürüten Doç. Dr. Çiğdem Binay, hipoglisemi atağının belirtileri öğrenildiğinde ve zamanında müdahale edildiğinde, bu durumun kontrol altına alınabileceğini ifade etmektedir.
Sonuç olarak, düşük şeker atağı ani başlar, hızla ilerler ve gecikmiş müdahaleyle ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Düzenli takip, bilinçli yaşam tarzı ve doğru ilaç kullanımı bu atakların önlenmesinde kilit rol oynar.
Hipoglisemi Kaç Olursa Tehlikeli?
Normal şartlarda bir bireyin açlık kan şekeri düzeyi 70-100 mg/dL arasında olmalıdır. Hipoglisemi, genellikle kan şekeri 70 mg/dL’nin altına düştüğünde başlar. Ancak bazı kişiler belirtileri daha yüksek seviyelerde de hissedebilirken, bazıları ise 50 mg/dL seviyelerine kadar belirti göstermeyebilir.
Peki hipoglisemi kaç olursa tehlikeli kabul edilir? Genel tıbbi değerlendirmeye göre, kan şekeri:
- 70-54 mg/dL arasında ise hafif düşük şeker,
- 54 mg/dL’nin altında ise klinik olarak ciddi düşük şeker kabul edilir.
- 40 mg/dL’nin altı, bilinç kaybı, nöbet, koma gibi hayati durumlara yol açabileceği için acil müdahale gerektiren tehlikeli hipoglisemidir.
Doç. Dr. Çiğdem Binay, Çorlu ve TEKİRDAĞ bölgesindeki hasta takibinde, özellikle insülin kullanan bireylerde gece hipoglisemilerinin çoğunlukla 40 mg/dL altına düştüğünü ve bu durumun fark edilmediğinde hayati tehlike oluşturduğunu vurgulamaktadır.
Düşük şeker, ne kadar erken fark edilirse o kadar az risk taşır. Ancak tehlikeli düzeylere inmiş bir kan şekeri durumu, beyne yeterli glukoz gitmemesi nedeniyle ciddi hasarlara sebep olabilir. Bu yüzden özellikle kan şekeri ölçüm cihazı kullanan bireylerin düzenli kontrol yapması gerekir.
Ayrıca Çorlu ve TEKİRDAĞ gibi bölgelerde yaşayan diyabet hastalarının, özellikle uzun egzersiz ya da uzun açlık periyotlarında ekstra dikkatli olmaları gerektiğini belirten Doç. Dr. Çiğdem Binay, tehlikeli düşük şeker fark edilmediğinde ve acilen önlem alınmadığında hayati tehlike taşıdığını ifade etmektedir.